Wednesday 17 December 2014

Vücutlarımız bahçemizdir... Niyetlerimiz de bahçıvanlarımız.

Vücutlarımız bahçemizdir... Niyetlerimiz de bahçıvanlarımız.
                                                                                              William Shakespeare

Hani bazen olur ya, kendimizi bütünüyle bitkin hissederiz. Omuzlarımız düşer, hiç bir şeyden keyif almayız, her şey anlamsız gelir. Eminim bir çok insan bu tip hislere zaman zaman kapılıyordur.

Hiç kimse bilinçli olarak mutluluğu bırakıp mutsuz olmayı seçmez. Çöküntü içindeki insan ne yapar ? Çöküntüyü zihni bir durum olarak düşünebiliriz. Fakat çöküntünün çok belirgin bir fizyolojisi vardır. Çöküntü içindeki insan genellikle yere bakarak etrafta dolaşır. Omuzlarını aşağı düşürür, kısa kısa ve zayıf nefes alır. Yaptığı bütün iş vücudunu çöküntü fizyolojisine sokmaktır. Peki, bu insanlar çöküntü içinde olmaya mı karar vermişlerdir. Cevabı; evet, kesinlikle. Çöküntü bir sonuçtur ve özel fizyolojik duruşu vardır. Omuzları aşağı düşürüp, kısa kısa soluklanmak vs. gibi.

Kendinizi bütünüyle bitkin hissettiğiniz bir anınızı hatırlıyor musunuz ? Fizyolojik olarak canlı olduğumuz zamanlar dünyaya başka türlü, cansız olduğumuz zamanlar başka türlü bakarız. Fizyolojik işlemler beynimizi kontrol etmede çok güçlü araçlardır. Bu nedenle fizyolojinin bizi etkilediğinin farkına varmak çok önemlidir. Fizyoloji dışsal bir değişken değildir. Yaşamı oluşturan eylemler bütününün önemli bir parçasıdır.

Fizyolojiniz kötüleştiğinde, sizin durumunuzdan gelen pozitif enerji de azalacaktır. Bu nedenle fizyoloji, duygusal değişimin kaldıracıdır. Gerçekten de her duygunun fizyolojik bir karşılığı vardır. Durumunuzu değiştirmeden fizyolojinizi değiştiremezsiniz. Durumu değiştirmenin iki yolu vardır. Ya iç temsilinizi değiştireceksiniz ya da fizyolojinizi. Fizyoloji ile iç temsil arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Birisini değiştirince diğeri de değişir.

Durumunuzu hemen değiştirmek istiyorsanız; fizyolojinizi, yani nefes alışınızı, duruşunuzu, yüz ifadenizi, hareketlerinizin kalitesini değiştirin. Örneğin; kendinizi yorgum hissetmeye başlayıca, omuzlarınızda çökme, bir çok temel kasın gevşemesi gibi durumlar ortaya çıkar. Bu durumda vücudunuzla ilişkiyi sürdürebilmek için fizyolojik olarak bazı işlemler yapmanız gerekir. Sinir sisteminize yorgunluk mesajı verecek şekilde iç temsilinizi değiştirirseniz, kendinizi yorgun hissedersiniz. Fizyolojinizi güçlü olduğunuz anlardaki şekle sokarsanız, iç temsiliniz ve o andaki hisleriniz değişecektir. Kendi kendinize yorgun olduğunuzu söylemeye devam ederseniz, iç temsiliniz de sizi yorgun olarak tutmaya devam edecektir. Kendi kendinize güçlü olduğunuzu söylerseniz ve fizyolojinizi bilinçli olarak değiştirirseniz, vücudunuz buna uyacaktır.

Son zamanlarda bilim adamları hastalık ve sağlığın, canlılık ve ruhsal çöküntünün kişiler tarafından alınan bir karar olduğunu önemle belirtmekteler. Bunlar fizyolojinizle ilgili verebileceğiniz kararlardır. Genellikle bilinçli olarak verilmezler ama şu ya da bu şekilde bu kararlar veriliyor.

Hastalıklar ve temsil ettiği duygular ile ilgili biraz örnekler vereyim.  Önce hastalığınızı düşünün sonra da ona sebep olabilecek duygunuz olup olmadığına.

Korku: Böbreklerle ilgili sorunlar
Öfke: Karaciğer yağlanması
Üzüntü, keder: Astma, bronşit, zatürre, öksürük
Endişe: Dalak, karın içi rahatsızlıkları ve bağırsaklar
Güven eksikliği, tehlikedeyim düşüncesi: Bel fıtığı
Aşırı duygular, dehşet, sevinç, korku vs: Kalp ve damar hastalıkları
Otorite ve prensip sorunu: Kemiklerle ilgili hastalıklar
Hayatımı doya doya yaşayamıyorum duygusu: Osteoporoz
Kendini parçalanmış hissetmek, imaj sorunu yaşamak: Kemik kırıklıkları
Destek arayışı: Omurga ile ilgili sorunlar
Önyargı, inat, yaşla ilgili problemler: Eklemler
Hayatı kucaklayamamak, kontrolcü olmak: Dirsekler
Zihnimizi serbest bırakamıyor olmak: Bağ dokusu sertleşmesi
Kibir, dikbaşlılık, gurur: Dizler
Tatminsiz, çaresiz hissetmek. Hareket etmeye cesaret edemiyor olmak: Kalçalar
Güçsüz ve önemsi hissetmek: Şişmanlık
Yaşamdan tat alamama, yaşama sevincini yitirme: Diyabet
Aşırı duygu yüklenmek, insanlarla iletişim kuramamak: Omuzlar
Duygusal çelişkiler yaşamak: Yumurtalık kistleri
Kendini ifade edememe, anlatmak istediklerini söyleyememek: Boğaz ağrısı
Aile ile ilgili sorunlar: Demir eksikliği

Zihnimizi sıktığımızda, zihnimizi bloke ediyoruz. Bloke olunca da bağışıklık sistemimiz çöküyor.
Yukarıda da belirttğim gibi, fizyoloji ile iç temsil arasında doğrudan bir bağlantı var. Biri değişince diğeri de değişir.

Güçlü olmak istiyorsanız, güçlüymüş gibi davranın.


No comments: