Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır. Pekiii, nasıl sağlıklı
olacağız ? Öncelikli olarak sağlıklı beslenerek tabii J
Bir yarış arabası düşünün, benzinle çalışan ve 500 hp motoru
var. Siz ona benzin değil de farklı bir yakıt koyarsanız ne olur ? Patates. Yani
çalışmaz ve işe yaramaz. Vücudumuzda böyle çalışıyor işte. Doğru yakıt,
sağlıklı yaşam.
Vücudumuzun verimliliği ne kadar artarsa, hislerimiz ve
parlak sonuçlar elde etmek için zekamızı kullanma şeklimiz de o oranda
iyileşir.
Beslenme konusunda birbirine zıt ve insanı şaşırtan çok
sayıda görüş var. Biz, niçin sorusunu araştırmaktan çok istediğimiz sonuçlar
üzerinde duracağız. Bu nedenle canlı, sağlıklı kişilerin neler yaptıkları
araştırılmış ve aynen uygulanarak başarılı sonuçlar alınmış. Uygulanan yöntem bir
mücadele değil, bir yaşam şeklidir. Uzun süre denenmiş bu prensipleri, gelin
beraber inceleyelim ve uygulayalım.
8 saat uyuduktan sonra yorgun argın ve zor uyanıyorsanız;
kan dolaşımınız kirlidir, enerji düzeyiniz uygun değildir ve fiziksel ve
zihinsel gücünüzün çok azını kullanıyorsunuz demektir. Fiziksel ve zihinsel
yeteneklerinizi bütünüyle hareket geçirmek için bu prensipleri 10 ile 30 gün
denemeye ne dersiniz ? Beğenirseniz devam edersiniz, beğenmezseniz de
bırakırsınız. Zorlama yok J
Size 5 temel prensip öneriyorum.
1. Su oranı yüksek yiyecekler tüketin.
Yeryüzünün % 70’ i, vücudumuzun ise % 80’ i sudur. Öyleyse
tükettiğimiz yiyecekler neden sulu yiyecekler olmasın ?
Sulu yiyecek ya da gıdalar taze meyve ve sebze ya da
bunların taze olarak sıkılmış halleridir. Sağlıklı yaşam için yiyeceklerimizin
% 70’ inin sulu yiyeceklerden olması gerekir.
Bazı kişiler, sistemi temizlemek için günde 8 – 12 bardak su
içilmesini önerir. Oysa ki içeceğimiz su miktarını susuzluğumuz belirlemelidir.
Susadıkça su içmeliyiz.
Vücudumuzu su seliyle temizlemek yerine su oranı yüksek
gıdalar tüketmeliyiz. Su oranı yüksek gıdaları meyveler, sebzeler ve filizler
olmak üzere 3 gruba ayırabiliriz. Bunlar bize temizlenme, canlılık dahil bol
miktarda su sağlayacaktır. Vücuda gereğinden fazla su verildiğinde kanın
yoğunluğu artar, hücre ve dokular zehirli atıkları dışarı atamazlar. Su yerine
su oranı yüksek gıdalar tüketelim ki vücudumuzu toksinlerden arındıralım.
Susadığımızda su içmek yeterli miktardır bizim için.
Geçen hafta yediklerinizin bir listesini yapın ve % kaçının
su oranının yüksek olduğuna bakın. Bu oran % 15’ in altındaysa tehlike çanları
çalıyor demektir.
Unutmayın, hayatınızın kalitesi hücrelerinizin kalitesine
bağlıdır.
2. Yemek listenizi uygun gıdalardan oluşturun.
Farklı tipte yiyecekler farklı tipte sindirici sıvılarla
sindirilirler. Örneğin, nişastalı
yiyecekler (pirinç, ekmek, patates vs.) başlangıçta ağızda oluşan pityalin
enzimiyle sindirilir. Bu enzimin alkalin ihtiva eder. Proteinli gıdalar (et,
süt ürünler, çerezler vs.) hidroklorik asit ve pepsinle sindirilir ki bunlar
asit içerir.
İki zıt karakterli madde, yani asit ve alkalin aynı ortamda
çalışmazlar. Birbirlerinin etkilerini yok ederler. Proteinle birlikte nişasta
yerseniz sindirim yavaşlar veya gerçekleşmez. Sindirilemeyen yiyecekler,
mayalanır ve ayrışan bakteriler oluşarak sindirim bozukluğu ve gaz yaparlar.
Yani Zeplin gibi ortalıkta dolaşmak zorunda kalırsınız J
Uyumsuz yiyecek bileşenleri, sindirim için enerjinizi çalar.
Enerji kaybı da hastalıklara sebep olur. Fazla asit kanın kalınlaşmasına ve
sistemin yavaş işlemesine sebep olarak vücudun oksijenini azaltır.
Bu gibi sorunları çözmenin en basit yolu yemekte tek yoğun
gıda almaktır. Yoğun gıda nedir peki ? su oranı yüksek olmayan her gıda yoğun
gıdadır. Örneğin patates ve eti birlikte yemeyin. Her ikisinden de
vazgeçemiyorsanız, birini öğlen birini akşam yiyin. Etin yanına haşlanmış sebze
yiyebilirsiniz mesela.
7 – 8 saat uyuyup da hala yorgun kalkıyorsanız, bilin ki,
mide bütün gece mesai yapmıştır ve size gün içinde lazım olacak enerjiyi
tüketmiştir.
Şunu da unutmamak lazım, yiyeceklerin yanında tükettiğiniz
sıvılar, sindirici enzimleri sulandırarak sindirim sürecini uzatırlar.
Midenize ilk 50 yılda iyi bakın, gelecek 50 yıl o size
bakacaktır ;)
3. Kontrollü tüketim yasası.
Siz de benim gibi, yemeği çok mu seviyorsunuz. Pekiiii,
nasıl daha çok yiyeceğinizi bilmek ister misiniz ? Cevabı, az yiyin. Böylece
çok yemek için zamanınız olur J
Biliyorum hoş değil ama yine de örnek vereceğim. Dr. Clive
McCay, deney farelerinin yiyecek miktarını yarıya indirdi ve farelerin ömrü 2
kat arttı. Tamam, biliyorum, beslenme alışkanlıklarımız farklı ama göz ardı
etmemek lazım J
Şaka bir yana, az yiyin çok yaşayın. Daha çok yaşamak istiyorsanız su oranı
yüksek yiyecekler yiyin.
4. Meyveleri doğru yiyin.
Meyveler, vücudumuz için çok yararlı ve sindirimi kolay
besinlerdir. İçlerindeki meyve şekeri kolayca glikoza dönüşür ve çoğu da % 90 –
95 oranında su içerir. Beyin sadece glikozla çalıştığı için meyve hayatımızda
çok kritik bir yerdedir J
Bir çoğumuz meyveyi yanlış zamanlarda yediğimiz için bu
nimetten düzgün faydalanamıyoruz. Meyve mutlaka aç karnına yenmelidir. Sebebi,
meyvenin midede değil de ince bağırsakta sindiriliyor olması. Siz önce yemek
yiyerek yolu tıkarsanız meyve ince bağırsağa ulaşamaz ve midede mayalanarak sizi
Zeplin’ e dönüştürür J
Meyve yendikten bir kaç dakika sonra ince bağırsaklara geçer
ve şekerini orada bırakır. Bu işlemi daha basite indirgemek için yiyecekleri
iyi çiğnemeniz de çok önemli ;)
Kalp hastalıkları için en uygun gıda taze meyvedir.
Meyvelerde bulunan bioflavinoid, kanın kalınlaşmasını ve damarların tıkanmasını
önler. Aynı zamanda kılcal damarları da güçlendirir.
Şimdi size 10 numara 5 yıldız bir öneri J Kahvaltıda sindirimi
kolay ve hemen enerji verecek, meyve şekeri içeren, vücudu temizleyecek gıdalar
yiyin. Uzun lafın kısası, kahvaltıda taze meyve veya taze sıkılmış meyve suyu
için. Bunu bir deneyin o zaman farkı hissedeceksiniz ;)
5. Az protein tüketin.
Kişi proteine en çok ne zaman ihtiyaç duyar ? En çok
bebekken proteine ihtiyacımız var J
Doğum esnasında anne sütünde % 2,38 oranında protein bulunur, 6 ay sonra bu
oran % 1,4’ e düşer.
Enerji için ne kadar proteine ihtiyacımız var ? Enerji için
önce meyve şekeri kullanılır. Bu da meyve, sebze ve filizlerden elde edilir.
Sonra nişasta sonra da yağlardan enerji sağlanır. Enerji için en son kullanılan
şey, proteindir.
Pekiiii, proteinin dayanıklılık sağladığı fikri nereden
geliyor ? Fazla protein vücutta fazla nitrojen oluşmasına, fazla nitrojen de
yorgunluğa sebep olur. Ayrıca proteinin
fazlası osteoporosisle sürekli ilişkiye geçer ki, bu da kemiklerin yumuşamasına
ve zayıflamasına sebep olur. En güçlü kemikler, et yemeyen kişilerde bulunur.
Protein deposu olan et, yüksek oranda ürik asit içerir.
Ortalama bir et parçasında 14 ürük asit bulunur. Fakat vücut, günde ortalama 8
ürik asiti etkisiz hale getirebilir. Geri kalan ürik asit zamanla gut hastalığı
ve mesanede taş olarak bize geri döner. Ete tadını veren ürik asittir.
Et yemeyin demiyorum ama et yemezseniz daha sağlıklı ve
mutlu olabilirsiniz. İşte ünlü et yemeyenler J
Pisagor, Sokrates, aristo, Leonardo da Vinci, Isaac Newton, Voltaire, Thomas
Edison; Mahatma Gandhi. Modellemek için iyi bir grup ;)
Peki, ya süt ? Sütün ana proteini kazeindir. Bu kazeine de
insanın ihtiyacı yoktur. Bu proteini sindirmek oldukça güçtür ve kana karışarak
dokuları rahatsız ederler, bu da zamanla alerjiye karşı hassaslık yaratır. Eninde
sonunda karaciğer sindirilmiş inek proteinlerini dışarı atmak zorunda kalacak
ki bu da vücudun boşaltma sistemi için ekstra yük demek.
Şöyle düşünün inek sütünün içindeki güçlü büyüme hormanları
kimin için, buzaklar için. Doğumda 45 kilo olan buzak olgunlaşınca 500 kilo
olur. İnsan ise 3,5 kilo doğar ve 21 yıl içerisinde ortalama 80 kilo olur.
Arada ki farkı siz düşünün J
İnsan sütünde ise laktalbumin bulunur ve kolayca sindirilir.
Kalsiyum ihtiyacı için süt yerine bol bol yeşil sebze, susam
yağı, fındık ve fıstık yiyebilirsiniz. Ayrıca da fazla kalsiyum böbreklerde
birikir ve burada taş oluşumuna sebep olur.
Sütün temel etkisi nedir ? Süt balgam yapar. Bu da ince
barsağı sertleştirir ve buradaki her şeye yapışan tıkaç görevi yapar.
Süt bunu yapıyorsa, peyniri siz düşünün L Yoğurt, dondurma, keza
öyle L
Dondurma için alternatif tarifimiz var hiç olmazsa. Muzu
rendeleyip buzlukta donduruyoruz ve dondurma niyetine yiyebiliyoruz. Diğer
meyveleri de aynı şekilde tüketebiliriz.
Durum vaziyet böyle.
Karar sizin ;)