Çok yoğun koku alan ve koku duygusu çok gelişmiş biri
olaraktan kokulara karşı her zaman bir zaafım oldu. Bu kadar iç içe olunca da bu
konu hakkında yazmadan olmaz J
Her duyduğum koku beni farlı bir yolculuğa çıkarır; bazen
çocukluğuma bazen okul yıllarıma bazen duygularımı en doruk noktalarda
yaşadığın anlara vs.
Biz insanlar duygularla öğrenen yaratıklarız. Hani derler ya
“bir kişinin söylediklerini unutabiliriz ama hissettirdiklerini asla unutmayız”.
Çünkü bizler, hislerle öğreniriz ve bilinçaltımızda yatan herşey
hissettiklerimizle alakalıdır. Koku da hislerimizi canlanıran en önemli
etkendir.
Güzel bir koku ruhumuzda adeta doping etkisi yaratır. Kakaonun
kokusu bizi bir saniyede bizi çocukluğumuza götürür ve içimizde güven duygusu
uyandırır. Yaşadığımız ilk aşkın kokusu hafifçe burnumuza çalındığında,
kalbimiz tıpkı o zaman ki gibi hızlı bir şekilde çarpmaya başlar.
Koku alma yeteneği anne karnında oluşmaya başlıyor. Bilim adamları,
bebeklerin koku alma yeteneklerinin, hamileliğin 28. haftasında oluştuğunu ve
göbek bağının üzerinde annenin tercih ettiği kokuları paylaşabildiklerini söylüyor.
Bebek dünyaya geldikten sonra ise, bu, neredeyse hayati önem taşıyan bir
yeteneğe dönüşüyor. “Kokuların Psikolojisi” adlı kitabında Hollandalı yazar
Piet Vroon bu durumu şöyle açıklıyor: “Varoluşumuz güneş ışığını görmekle
değil, amniyo sıvısında bulunan hayat kokusunu almamızla başlıyor.”
Büyüdükçe başka kokulara karşı sevgi ve zaaf geliştiriyoruz.
Profesör Hans Hatt: “Belli kokuları beğenmemiz, genetik yapımızla alakalı
değildir. Bu tercih büyüdükçe oluşur ve sonradan kendini gösterir.” diyor. Beynin
bu seçimdeki rolü çok büyük. Kokular ve duygular arasında hızlı bir şekilde
bağlantı kuruyor. Görme ve duymada, beynin rasyonel kısmı yaşananı
değerlendirirken, kokular ara kademeler
olmadan doğruca duygularımızın yöneltildiği bölüme ulaşıyor. Her koku molekülü,
insan nefes alırken, burun mukozasına değip elektriksel bir sinyale dönüşüyor
ve hızlı bir şekilde sinirlerin üzerinden beyine gidiyor. Beyinin o kısmında
limbik sistemimiz var. Limbik sistem, duygularımızın yönetildiği merkez veya
uzmanların deyimiyle “kafamızdaki lunapark”. Profesör Hatt, “Yaşadığınız her
pozitif ya da negatif tecrübe, belli bir koku ile bağlandığında, bu anı genelde
hayatımız boyunca aklımızda kalır ve beynimizden çok zor silinir” diye
belirtiyor. İnsanlar, neredeyse 400 bin farklı koku notasını ayırt edebiliyor. Bu
özelliğimizi, 350 farklı kategoriden oluşan, toplam 30 milyon koku
hücrelerimize borçluyuz. Bu hücreler, beynimizde 350 harfi olan bir koku
alfabesi oluşturuyor. Bir çoğumuzun bu alfabeyle etiketlediği hissi var
aslında. Kendimden örnek vereyim, ızgara kokusu beni sinirlendirirdi eskiden. Çünkü
bana çağrıştırdığı bir hikaye vardı bilinçaltımda. Eskiden bunu bilmiyordum,
sebepsiz yere sinirlenirdim ızgara kokusu gelince. Yaşam koçu olma yolunda
aldığım NLP dersleri sayesinde bunu keşfettim ve onun yerine farklı bir duygu
koydum. Artık ızgara kokusunu seviyorum J
Tüm bunları göz önünde bulundurursak şunu söyleyebiliriz, parfüm
seçerken de sadece burnumuzu
kullanmıyoruz. Renklerin, şişelerin ve hatıraların da bu seçimde payı büyük.
Koku üzerinde uzmanlaşan psikologlara göre koku tercihleri
ve kişilikler arasında bir bağlantı var. Tercih ettiğimiz koku aslında kim
olmak istediğimiz, gerçekten kim olduğumuzdan daha önemli bir faktör oluyor. Bilinçaltımız
tarafından yönlendiriliyoruz ve seçtiğimiz koku bizi ideal kişiliğe
yaklaştırıyor. Göze çarpan bir gerçek de bu isteklerin ne kadar sabit ve güçlü
olduğu. Aslında aradığımız duygunun güven, çekicilik ya da başarı olması önemli
değil. Çoğunlukla özgürlük ve bağımsızlık duygusu peşinde koşuyoruz. Bu özlemi
ön plana çıkaranlar daha çok taze, limonlu ya da denizi hatırlatan kokuları
tercih ediyor.
Limon ve deniz notalarından oluşan kokuları seçen kişi,
özgürlüğü ve bağımsızlığı seviyor.
Değişiklik ve macera dolu bir hayat arzu edenler meyve kokularını
tercih ediyor. Aynı zamanda kurallara da karşı gelmeyi seviyor bu kişiler.
Çiçek kokusunu tercih eden kadılar için kendi değerleri,
saygı, tarz, zarafet ve kültür ön planda.
Oryantal kokuları tercih edenler, hem kendilerini hem
başkalarını şımartmayı seviyorlar. Romantik ve egzotik duygulardan asla
vazgeçmiyorlar. Güven ve şefkat da onlar için büyük önem taşıyor.
Madem kokuların hayatımızda rolü bu kadar büyük, bunu nasıl
avantaja çevirebiliriz ?
Size şunu önerebilirim; Daha önce hiç kullanmadığınız ve ilk
defa denediğinizde sizde çağrışımlar uyandırmayan bir parfüm alın. Fakat bu
parfümü hemen kullanmayın. İlk defa yaşayacağınız güzel, mutlu, keyifli anlara
saklayın. Çok özel olduğunu düşündüğünüz bir anda, çok mutlu veya keyifli
olduğunuz bir anda bu parfümü kullanın. Yüksek motivasyon ve mutlulukla
deneyimlediğiniz bu güzel anlar bu parfümle eşlecektir. Bu tekniğe NLP’ de
(Neuro Linguistic Programme) çapalama tekniği diyoruz. Dolayısıyla bu parfümü
kullandığınız başka günlerde, kendiniz eşleştirdiğiniz gündeki gibi motive ve
mutlu hissedeceksiniz.
Deneyin bakalım neler olacak.
Aşmak istediğiniz veya destek almak istediğiniz biz konu
olursa ben daima yanınızda olmaya hazırım.